Kayıtlar

Titrek ellerin üzerindeki fiskos örtüsü

Şaibeli bir görüş.. Farkındalığın hiç olmadığı yerler silsilesi. Oradasın. Biblodan farksız. Ve titrek ellerinin üzerine, kaskatı kesilmiş genelde televizyonların ya da fiskosların üzerini süslemek amacıyla konulan, dantel örgüsünü öylece bırakırlar. Bu etnik kökeninde hiç var olmadın. Çırpınışlarını böylece kapatmak isterler. Çünkü alışagelmiş bir son bu. Ucu bucağı olmayan sararan bir dantel örgüden ibaret, sığ düşüncelerin mahkum kılındığı, hürlükten yoksun bir var oluşun çatışması. Hoyrat bir sevişmenin bıraktığı izler. Kaybolmaya meyilli kutsal bir direniş.Hayat bazen size acik adres sunmayabilir.Tek düze bir yasam surdugun o vakit bunun karsiliginda hayatin sana getirdiklerine sitem etmemelisin. Her gun kendini tekrarlarsan eger bir gun bu yinelemede kendini kaybedebilirsin iste tam da bu yuzden insan fiziksel olarak kaybolmali. Kayboldun, kayboldum ve gidecegim yola varana dek asil kacirdigim etrafimdakilere baktim, gordum. Yoldayim… Ne kacirdigimin bana neler kattığını fark ett...

PİETA

Resim
  BENİM İÇİN MEMENTO MORİ PİETA    Michelangelo tarafından yapılan bu eser hüznün ve çaresizliğin mermer boyutudur. En sevdiğin heykel grubu ne diye sorsalar şüphesiz ki cevabım Pieta ve Galatlıların intihar sahnesini işleyen muazzam bir gururun ölümcül boyutudur. İnsan kendini de öldürebilir başkaları öldürmesin diye...     Meryemin İsaya olan sevgisini ve bağlılığını hepimiz biliyoruz. Bakireliğin tohumu olan parçası yok olduğunda aslında onun için hiçbir bağın önemi kalmamıştır. Bağlar.. Bizi biz yapan şeyler, bir annenin evladını kaybetmesiyle verilen çaresizliğin, acının yüze ve vücuda yansıması.. Gerçekten insan bir acıyla nasıl dinlenebilir ki? Bu heykel grubundaki dinginlik ve durağanlık insanı sakinleştiriyor. Ve bu heykel boyutu acının aşırı doğal bir şekilde aktarılmasıyla insana saf sevgiyi sorgulatıyor. Anne olmanın verdiği heybetli bir güç, evladını kaybetmiş bir anne acıdan yatak döşek olabilirken yani zihnimizde böyle canlanıyorken Meryemin ...

ROMA DÖNEMİ RESİM SANATI (POMPEİİ TARZI)

Resim
    Güneybatı İtalya’ da, Napoli’ den 7km. uzaklıktaki antik Roma kenti olan Pompeii Arkeolojik olarak en iyi bilinen kentlerden bir tanesidir. İ.S.79’ da gerçekleşen Vesuvius Dağı’ nın önemli ölçüde gerçekleşen patlamasıyla beraber kent volkanik kül altına gömülmüştür ve talih kentin yüzüne gülüp sanat eserlerine sahip çıkmıştır(bu kent sayesinde arkeolojiye dair bir çok bilgiye erişebiliyoruz), her şey olduğu gibi kalmıştır. Yine Pompeii yakınlarına konumlanan Herculaneum da benzer doğal sebeplerden dolayı bir yardım eli uzanırcasına çamur seli altında kalarak organik maddellerin çok iyi korunabilmesi sağlanmıştır. Bu eylemin bir getirisi olarak yapıların içleri ve dışları ve özellikle duvar resimleri ve ev eşyalarının büyük çoğunluğu in situ olarak kendilerini koruyabilmişlerdir. Bu iki kent başta olmak üzere Roma ve çevresindeki   bir çok antik kent resim sanatına dair insanı büyüleyen güzellikleri görebilmek mümkündür. Fresko ve mozaik olmak üzere birbirinden çeşit ...

ATTALOS PORTRESİ

Resim
    ATTALOS I   ( İ.Ö.269-197)   2. Pergamon okulu ekolünün görüldüğü ilk eserlerden birisi de Attalos I’in portresidir. Eumenes’ in bu portreyi Attalos I’ in ölümünden sonra yaptırdığı düşünülür bu düşüncenin sebebi ise portrenin 2. Pergamon heykel okulunun özelliklerini barındırmasından kaynaklanmaktadır. Bu portrede Attalos I sanki bir kahraman gibi aktarılmıştır. Portre Berlin’ de yer alan Bergama Müzesi’ nde sergilenmektedir . ·    Başında yer alan diadem başı iki ayrı bölüme ayırmıştır. Başın üstündeki saçlar düz bir şekildedir, alnın üst bölümünde ise dalgalı saçlar kalın perçemler halinde üst üste dizilerek sanki bir peruk izlenimi oluşturmaktadır, bununla birlikte plastik bir görünüm sunmaktadır ve kulaklar saçlar tarafından kapatılmıştır. ·     1. Pergamon okulunda dudaklar kalınken 2. Pergamon okulunda ince şekillenmişlerdir. Ağzın ve dudakların kapalı ve ince olma durumu net bir şekilde görülmektedir. ·   Stil halen Barok iken b...

EĞER SEN DE ROMA HEYKELLERİNE HAYRANSAN OKUMAN GEREKEN BİR KONU VAR :)

 VERİSTİK ÜSLUP   Uygarlıklar yüzyılllar boyunca önde gelen şahıslarını, ya da değerli kıldıklarını yüceltmek, onurlandırmak ya da verilen değeri göstermek amacıyla portreler yapmışlardır. Portreler şahısların karakteristik özelliklerinin, yüz hatlarıyla verildiği baş bölgesi eserleridir. Roma Cumhuriyeti Portre Sanatı; Etrüsk sanatı, Campana’nın yerli İtalik Sanatı, Geç Hellenistik Dönem Sanatı izlenimleriyle yeşeren bir sanat anlayışına sahiptir. Roma Cumhuriyet Dönem’i Portreciliğinin temellerini atan ata kültü geleneğidir. Yerel İtalya’dan Romalılara yansıyan ata kültü, atalarına bağlı olan Romalıların bal mumundan şahısın masklarını alıp, atalarının portrelerini onurlandırmak amacıyla yaptırmalarına neden olmuştur(kişinin ölse dahi hep orada olma hissiyatı). Ata Kültü geleneğinde kadınlar nadiren olmak üzere yer alabilirler fakat daha çok erillikle ilgili olduğu için erkekler yer almaktadır. Roma’nın önemli sınıflarından olan vatandaşlarının evlerinde kilden oluşan m...

Heykeltraş Polyromarchos ve Antik Heykeltraşçılığa Katkısı

  POLYROMARCHOS KİMDİR VE HELLENİSTİK DÖNEM İÇERİSİNDEKİ ÖNEMİ NEDİR?   Pergamon Hellenistik Dönemde İ.Ö-280 yılından itibaren Krallık haline gelmiştir ve Attalos sülalesinin sayesinde kendini çok fazla geliştirip bir yükselişe geçmiştir. Hazineyi koruyup Krallığı geliştirmek isteyen Attaloslar, hazinenin bir kısmıyla  Pergamon mimamirisini, heykeltraşlığını farklı bir boyuta getirmişlerdir. Bu gelişim aşamasında ise Pergamon Krallığı, Atina’ dan heykeltraşlar getirip sanatını güçlendirmiştir. Atina’ dan gelen Polyromarchos ise Pergamon’ a gelen ilk heykeltraştır. Polyromarchos haliyle 1.Pergamon okuluna(İ.Ö.3.yy ikinci yarısı) kendi Attica sanat stillerini de getirmiştir. Böylelikle ortaya yeni bir akım çıkmıştır ve bu akımın adı ise Barok Üslubudur. Polyromarchos’ un  Barok sanatını başlatan eseri olan Asklepios başı (orijinal İ.Ö.3yy) Pergamon Asklepion Tapınağı için yapılmıştır ve günümüze ulaşamayan bir eserdir. Biz bu eseri ise sikke kalıntılarından bilmekt...

CELSUS KÜTÜPHANESİ- EPHESOS

Resim
  Kütüphane hakkında kısa bilgiler Kütüphane kelimesi Arapça kitaplar anlamına gelen kütüp ve Farsça ev anlamına gelen hane kelimelerinden oluşup kitapların evi karşılığını bulmaktadır. Yine kütüphanenin karşılığı olan ve bugün batı dünyasında kullanılan bibliothek kelimesinin aslı ise Yunanca olup, Biblon ve Thekeise kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Biblon papirüs veya papirüs ruloları thekeise ise herhangi bir şeyi koruyan içine alan anlamlarına gelmekte olup kitapların korunduğu yer olarak tanımlanabilmektedir. Kütüphanenin geçmişini Asur krallığına kadar dayandırabiliyoruz. Asur kralı Asurbanipal’in kurduğu kütüphane, Antik Yakın Doğu’da sistematik olarak toplanan ilk kütüphane olarak kabul edilmiştir. Yunan Kütüphaneleri ile Karşılatırmalı Olarak Roma Kütüphaneleri İç Düzene Bağlı Bölümler                             ...