CELSUS KÜTÜPHANESİ- EPHESOS
Kütüphane
kelimesi Arapça kitaplar anlamına gelen kütüp ve Farsça ev anlamına gelen hane
kelimelerinden oluşup kitapların evi karşılığını bulmaktadır.
Yine
kütüphanenin karşılığı olan ve bugün batı dünyasında kullanılan bibliothek
kelimesinin aslı ise Yunanca olup, Biblon ve Thekeise kelimelerinin
birleşmesiyle oluşmuştur. Biblon papirüs veya papirüs ruloları thekeise ise
herhangi bir şeyi koruyan içine alan anlamlarına gelmekte olup kitapların korunduğu
yer olarak tanımlanabilmektedir.
Kütüphanenin
geçmişini Asur krallığına kadar dayandırabiliyoruz. Asur kralı Asurbanipal’in
kurduğu kütüphane, Antik Yakın Doğu’da sistematik olarak toplanan ilk kütüphane
olarak kabul edilmiştir.
Yunan Kütüphaneleri ile
Karşılatırmalı Olarak Roma Kütüphaneleri
İç Düzene Bağlı
Bölümler
a) Kütüphane Salonu ve Depolar
Yunan kütüphanelerinde ilk olarak bir okuma salonu ya da en azından Roma Dönemi kütüphaneleri gibi gösterişli bir okuma salonu olmadığını biliyoruz. M.ö. 3. Yy’ da kurulan Aleksandreia Kütüphanesi ile ilgili bilgilere Strabon’ dan ulaşıyoruz. Strabon burada yemek yenilen ve toplantı yapılan salonlardan bahsederken büyük bir salondan bahsetmemektedir. Eğer böyle bir salon İskenderiye Kütüphanesinde bulunsaydı mutlaka bahsediyor olmalıydı. Yine Mısır’da Serapeion kütüphanesinde toplantı salonu olan bir oikosun olduğunu biliyoruz. Yani Yunan kütüphanelerinde kitapların saklandığı depo odalarıyla birlikte kütüphaneye bağlı oikosların da varlığından haberdarız. Bir İstisna olarak Pergamon Kütüphanesinde okuma salonu olduğunu biliyoruz ancak bu da büyük ve gösterişli değildi.
Burada Aleksandreia ve Pergamon kütüphanesinden
de bahsetmek gerekmektedir.
Aleksandreia kütüphanesi: Hellenistik çağda kurulan bilim akademilerinin en önemlisi ve ünlü olanı Ptolemaiosların Aleksandreia da kurdukları Museion olarak adlandırılan bilim akademisiydi. Bu akademi bilimsel çalışmalar yapan bir enstitü niteliğini taşıyordu. Bu kraliyet bilim akademisinin çatısı altında her türlü olanak mevcuttu. Museiona bağlı olan kütüphane de antik çağın en büyük ve gösterişli bilgi kaynağı olarak bilim adamlarının hizmetindeydi. Bünyesinde 900.000 el yazması bulunmaktaydı. Büyük bir çalışan kadrosu olup aynı zamanda yayın evi işlevli idi. Eukleides, Arkhimedes gibi isimler de bu kütüphanede çalışmışlardı. Mısır’a giren her kitabın buraya götürülmesi zorunluluğu vardı. Kütüphane Caesar’ ın İskenderiye’ yi istila edişine kadar önemini korudu, bu istila sırasında bir kısmı yandı ve olasılıkla Hristiyanların M.S. 391 yılında Serapeion’ u yaktıkları sırada da tamamiyle harab olmuştur.
Pergamon Kütüphanesi: Pergamon ile Aleksandreia arasında arasında daimi bir rekabet mevcuttu. Bu yüzden M.Ö. 2. Yy’ ın başlarında Mısır kralı Pergomona papirüs ihracatını durdurdu. Bununla birlikte Pergamonda papirüse alternatif olarak parşömen icat edildi ve ince deriler üzerine yazılmış eserler meydana çıkmaya başladı. Fakat M.Ö. 133’ de Romalıların Pergamonu ele geçirmesiyle kütüphane önemini yitirdi. Marcus Antonius’ un da buradan sevgilisi Kleopatraya 200.000 rulo hediye ettiği de bazı kaynaklarda dile getirilmektedir. Alman arkeologların yaptığı kazı çalışmaları sırasında burada Athena’ nın bir heykeli bulunmuştur. Bu da daha önce bahsettiğimiz şekilde burada bir okuma salonu olduğunu kanıtlar niteliktedir. Okuma salonu olarak düşünülen yerin etrafında bulunan 3 küçük salon da kitap depoları işlevindeydi ki bu da diğer antik kütüphane mimarisine gayet uygun niteliktedir.
Sonuç
olarak Yunan kütüphaneleri gymnasion kütüphaneleri örnek alınarak yapılmış iken
Roma dönemine gelindiğinde ilk önemli değişiklik kütüphane salonunun ortaya
çıkması ile kendini göstermektedir. Romalılar Yunan dünyasından hem genel
olarak kütüphane fikrini ve hem de kütüphane salonunun inşa şeklini almış ve
geliştirmişlerdir.
Roma’da
kütüphanenin halk için kurulmaya başlanması yani halkın istifade edeceği bir
kütüphane tesisi Caesar tarafından düşünülmüştür. Ondan sonra Asinius Pollio
tarafından ilk halk kütüphanesi Libertas Tapınağı’nda kurulmuştur.
Ayrıca
Roma kütüphaneleri ilk yıllarında Yunan ve Roma bölümleri olarak 2 ayrı kısımla
birbirlerinden ayrılmışlardır.
b) Nişler ve apsisler
Kitap
rulolarının bulunduğu nişler ve apsisler kütüphanenin iç mimarisinde önemli yer
tutmaktadır. Genellikle salonun yan duvarlarının iç kısmında ve küçük nişler
halindedirler. Roma Dönemi sonlarına doğru bu nişler çok küçük ve dekoratif
amaçlı yapılmaya başlanmıştır.
Giriş
kapısının karşısına denk gelen dip kısımdaki büyük apsislere ise kütüphaneyi
koruduğuna inanılan tanrı tanrıça heykelleri yerleştirilmiş olup çoğunlukla
Athena – Minerva heykelleri yerleştirilmiştir.
c)Kitap Rafları
Raflar
hakkında bize arkeolojik araştırmalar bilgi vermektedir. Rulolar ya doğrudan
armaria denilen dolaplara ya da nişlerin içindeki raflara konmuştur. Ancak
ahşaptan ve koruna gelmemiş olduklarından kesin yargılara varamıyoruz.
d) Podyum
Genelde
nişlerin önünde yer alması nedeniyle olasılıkla ya kütüphane memurlarının
kitapları okuyucuya vermesi amacıyla ya da okuyucunun kitabı kendisinin rahatça
alabilmesi amacıyla yapılmış olmalıdır.
e) Kaplama ve süslemeler
Kütüphane
mimarisi süslemeler ile tamamlanmıştı. Vitruvius kütüphane zemininin yeşilimsi
bir mermer ile kaplandığını bunun okuyucunun gözüne hoş göründüğünü bize
aktarmaktadır. Roma döneminde ise kütüphanelerin parlak mermerlerle
kaplandığını ayrıca ahşap oymalı ince işçilikli süslemelerin de yer aldığını
kaynaklardan öğreniyoruz.
f) Aydınlanma
Kütüphaneler
pencereler ile aydınlanıyor. Bu pencereler genelde nişlerin ve apsislerin
üzerinde yer alıyordu ve gece dıştan demir kapaklarla örtülüyordu. Bazı örneklerde
ise çatının üzerindeki merkezi bir açıklık da aydınlanmayı sağlıyordu.
g) Nemden Korunma
Vitruvius
kütüphanelerin doğuya yönlendirilmelerinin yapının içinde bulunan kitapları
çürümekten kurtardığını belirtmektedir. Böylece güney ve batıdan esen nemli
rüzgarlardan korunacaktır. Ayrıca çift duvar sistemi ile iç ve dış duvar
arasında bir koridor oluşturularak hava akışı sağlanıyor ve rutubet önleniyordu.
h) Üst kat ve merdivenler
Hem
merdiven izleri hem de podyumlar üzerindeki sütun dizileri izlerine dayanarak
üst katların olduğunu anlayabiliyoruz. Merdivenler de ahşap malzemeden yapıldığından çoğu
koruna gelmemiştir. Dayanıksız, organik yapıların günümüze kadar gelmesi daha zordur.
İşte Senin İçin Arkeolojik Bir Parça: Tralleisli Seikilos’ un Antik Şarkısı : Şuana kadar bulunan ilk notalı müziktir kendileri...
Dış Düzen
Kütüphaneler
çoğunlukla sütun ve heykellerle bezenmişler ve portikler ve sütunlarla avlulara
bağlanmışlar. Özellikle sütunlu avlularda bilginlerin gezinip dinlendiklerini
biliyoruz.
Kütüphane Memurları
Roma’da
kütüphane memurları esir sınıfından idiler. Müdür ise genellikle şövalye sınıfından
olurdu.
Ephesos Kenti ve Tarihçe
Roma
eyaletlerinde rastlanan ve günümüze korunagelmiş kütüphanelerin biri de Ephesos’da
yer almaktadır. Celsus kütüphanesi şehrin mermer caddesinin doğuya kıvrıldığı
köşesinde, agoranın güneyinde ve küçük bir alan içinde bulunmaktadır. Agora ile
bağlantısını İmparator Augustus zamanında inşa edilen Mithradates kapısı ile
kurar.
Kütüphane
M.S. 135 yılında Tiberius Julius Celsus Polemaeanus onuruna oğlu Gaius Julius
Aquila tarafından yaptırılmıştır. Bunu yapının doğu cephesinde, ortadaki giriş
kapısının sağ tarafında 3 kare blok üzerine yazılmış olan bir kısmı kırık
yazıttan öğreniyoruz. Celsus Polemaeanus kendi serveti ile Celsus
kütüphane binasını, bütün dekorasyonu sanat eserleri ve kitapları ile birlikte
kurdu. Kütüphanenin korunması ve kitap alınması için 25000 denariusu onun için
bir başlangıç olmak üzere miras bıraktı. Aquilanın mirasçıları onu tamamladılar
ve vasiyete uygun olarak yapı 3 kez asiarkh olan Tiberius Cladius Arision
tarafından adandı. Ayrıca kütüphane terasının kuzeyindeki latince, güneyindeki
yunanca yazıtlarda konsül polemaeanus ve oğlu aquilanın roma eyaletindeki
görevleri ve ünvanları anlatılmaktadır.
Kütüphanenin Mimarisi
Cephe
2 Katlı
olarak inşa edilen Celsus Kütüphanesi 9 katlı anıtsal merdiveni bulunan bir
podyum üzerine inşa edilmiştir. Yapı sabahın ilk ışıkları ile ihtişamlı bir
görünüme kavuşmaktadır.
Yapının cephesi Vitruvius’ un da belirttiği üzere doğuya bakıyordu. Dış cephesi 17 m yükseklik ve 21 m genişliğinde mermerden yapılmıştır. Daha önce genel kütüphane yapılarında bahsettiğimiz sütunlu hol Celsus’ da yoktur.
Giriş
duvarının hemen önünde 4 parça heykel kaidesi ve kompozit başlıklar yer
almaktadır. Her bir sütun bu başlıklara 90 derecelik açı ile kapanmakta ve
zengin bir saçak oluşturmaktadır.
Zengin bir
şekilde süslenmiş olan cephede düzenlenen sütun dekorasyonunun iki katı
kaplamış olduğu düşünülmüştür. Bu cephede kare şeklinde postamentler (sütun
kaidesinin altındaki kare şeklinde altlık) üzerindeki kaidelerde in situ
durumda bulunan 8 sütun yer alır. Sütunların arasındaki 3 kapı ile kütüphaneye
giriş yapılır. Kapılar üzerinde 3 pencere görülür. Kapılar ve pencereler üst yapı
elemanlarını taşırlar.
Cephede
kapıların bulunduğu sütun aralıkları daha geniş diğerleri daha dardır.
Kapıların
yanlarında nişler içinde bulunan sözü edilen 4 parça heykel kaidesi üzerinde Akıl
sophia, bilim episteme, erdem arete ve eunoia iyilik severlik yazıtlarını
taşıyan 4 kadın heykeli yer almaktadır. Günümüzde heykeller Viyana Müzesindedirler ve bu heykeller Celsus’un personofikasyonlarıdır, onun
niteliklerini temsil etmektedirler.
Arkhitrav
boncuk dizisi ile ayrılmış 3 fasciadan oluşmuştur. Bunun üzerinde boncuk
dizisi, yumurta ok silmesi ve palmetlerle süslü bir şerit gelmektedir.
Çatı
kısmındaki ikisi yuvarlatılmış biri üçgen olan üç alınlığın ortalarında birer Medusa
başı vardır. Alınlıkların üçünde de üzerinde heykellerin durduğu varsayılan akroter
kalıntıları bulunmuştur. Kazıda bulunan cephe basamaklarındaki yazıt,
kütüphanenin alınlığına ait değerli kabartmaların başka bir yapıda
kullanıldığını anlatmaktadır.
Yapının
üst kat pencereleri yetersiz olan zemin katı deliklerinden dolayı daha çok ışık
sağlamak için konmuş ve demir parmaklıklarla kapanmıştır.
Cephedeki
çıkıntılı kısımların tavanları ise içlerinde güllerin bulunduğu, yumurta motifi
ile süslü kasetler ile süslenmişti. Üst katta da alt kattaki gibi heykeller
bulunduğu söylense de sadece kaideleri vardır.
İç Mimari
Kütüphane salonunun k ve g duvarlarında 3’ er batı duvarında ise 4 niş yer almaktadır. Batı duvarın karşısında bulunan büyük apsiste Minerva heykeli yada Celsus heykelinin bulunduğu düşünülmektedir.
Cephe
duvarı dışındaki üç duvar 4 m yükseklik kadar moloz taştan, üstü tuğladan
yapılmış ve mermerle kaplanmıştır. (Opus Mixtum)
Nişlerin
iç kısmı kireçle sıvanmış ve çevresi mermer levhalarla kaplanmıştır. Nişlerin
üzerinde tuğladan kavisli dolgu kemerler vardır. Nişlerin içinde ise ahşap
kitap rafları yerleştirilmiştir.
Nişlerin
bulunduğu duvarların alt kısmında beyaz mermerle kaplı bir podyum vardır.
Kitapların
yer aldığı nişlerin bulunduğu iç duvar ile yapının esas dış duvarı arasında 120
cm genişliğinde dar bir koridor vardır ki havalandırma için olduğundan daha
önce bahsetmiştik.
Aydınlanma
konusunda çeşitli görüşler olmakla birlikte olasılıkla kapı ve pencerelerin
ışık için yeterli olduğu düşüncesi hakimdir.
Ayrıca
kitaplık içinde bir de lahit yer almaktaydı. Yapılan araştırmalara göre lahitin
içinde Celsus yatmaktadır. Lahit, girlantlı Eros ve Nike figürleri ile süslüdür
ve beyaz mermerden ince bir işçilik bize aktarılır. Bu lahit apsisin hemen altındaki
mezar odasında yer almaktaydı.
Kütüphanelere
kitaplar bağış ve miras yoluyla gelmekteydi. Bu kütüphane de Aquila Celsus
tarafından babasının mirası ile babası onuruna yapılmıştır. Romanın kamu
kütüphanelerinde yapı ile birlikte kitaplarında kurulan bir vakıf sayesinde
gelişmiş olmaları söz konusudur. Celsus Kütüphanesi de vakıf olarak kurulan
kütüphanelere bir örnektir. Yaklaşık 9500- 12000 arası kitap rulosu bulunduğu
tahmin edilmektedir. Katalog sisteminden ise literatürde bahsedilmemektedir.
Restorasyon Çalışmaları
Yapı M.S. 3. yy ortasında tahrip görmüştür. Got yağmaları sırasında kütüphane büyük hasar görse de ön cephe etkilenmemiştir. Sonra yeniden düzenlenmiş ancak Ortaçağ’da deprem sonucunda büyük hasar görmüş ön cephede yıkıntılar oluşmuştur. 1970’ li yıllarda başlayan ve Avusturya arkeoloji ekibinden Arkeolog Strocka ve mimar Hueber tarafından restorasyon çalışması ile yapı yeniden düzenlenmiştir.
SONUÇ
Eski çağ
ve özellikle Roma kütüphanelerinin incelenmesi hem kütüphanecilik hem de kültür
ve bilim tarihi açısından yararlı olmuştur. Bu araştırmalar sonucunda bugünkü
kütüphanecilik teknik ve yöntemlerinin ilk adımlarının eski çağlarda nasıl
atıldığı anlaşılmıştır.
İşte Senin İçin Arkeolojik Bir Parça: Tralleisli Seikilos’ un Antik Şarkısı. Şuana kadar bulunan ilk notalı müzik olur kendileri, bildiğiniz notalara sahip... Aşırı ilginç değil mi? Müzik çağsal bir direniş olmalı...
Sözleri şu şekilde;
Yaşadığın sürece parla
Tasayı at bir kenara
Yaşam ancak kısa süreliğine var
Ve bu sürenin de bir sonu var.
Yorumlar
Yorum Gönder