Din kültürü ve ahlak bilgisi...
Çocukluğumuzda ilkokul çağında belirli dersler alırken din olgumuz ve ahlakımız şekillenmeye başladı. Yanlışı düşünmeye korkarak büyüdük ve bu korkular filizlenerek gençliğimizde kostüm değiştirerek farklı sahnelerde yer aldılar. Mesela en başta büyüklerimize, ailemize, dinimize saygı duymayı öğrenmeye başladık. Saygıyla emzirilen ve saygıyla ilk adımlarını atan bir çocuğun saygısız bir dünyada kendini bulduğu o an... Göz yaşları renginin, acıyan kalbin kıymetsizliği saygısızlığın en büyüğü. Anlatamıyorum hatta bazen anlatmak dahi istemiyorum bir ceviz ağacında ceviz olsam kuskuru kabuğun içinde öylece kıvrılıp uyusam. Evet toplumumuzun büyük bir bölümü İslam dinine mensup ve her biri de Müslüman. Bazen üzülerek genelleyip neye göre kime göre diyorum ve gözlerim iyi bakan insanları arıyor. Kalbi çok iyi olan ve aynı zamanda da dinine çok bağlı Hristiyan bir insan bazılarımızı zaman zaman rahatsız edebiliyor. Fakat o da Hristiyan bir ailenin şekillendirdiği bir filiz, hatta bu insan bir de siyahi olsun. Bunu hayal ederken ne yazık ki kendimi sirk gösterisinde buldum evet tam olarak biz insanlar bunu yapıyoruz. Eğer sorunumuz din ise iki farklı din var ve her iki tarafta dinine bağlı, eğer sorun ten ise bu kıyafeti kimse bile isteye giymedi. Sorun tam olarak da göz yaşı, göz yaşı dil, din ayırt etmeksizin tüm insanlarda aynı.. Her birimizin ölümlü olduğunu da düşünürsek kimimiz toprağa gömülürken kimimiz öylece kül olup havayla temas edecek. Bu neyin davası tam olarak hani biz çok küçükken o tahta sıralarda otururken en başta saygıyı öğrenmiştik hani biz sevginin saf haliyle tenefüslere çıkmıştık. Neyin getirisi bu dışlanmışlık, neyin getirisi bu aynı görüşü paylaşmadığımız insanlara içten içe duyulan hazin öfke. Bazen sürekli konuşuyoruz ve karşımızdaki insana söz hakkı dahi tanımıyoruz, bu neyin saldırısı, bu neyin davası? Bir ceviz ağacında bir ceviz olsam ve kabuğunun içinde öylece kıvrılıp uyusam bir din olgusu, dil, cinsiyet, ten rengi barındırmadan öylece hiç olsam mesela. Örfler, adetler, gelenekler ne ara bu kadar baskılı bir şekilde işaret parmakları üzerimize doğrultularak kullanıldı. Varsayalım ki bir hiçlik olduk o zaman işaret parmaklarımız olur muydu, baskıcı bilir kişiler gözleriyle insanları kamçılar mıydı? Doğru yola el uzatmaktan kesinlikle bahsetmiyorum bahsettiğim tek şey saygısızlık. Din başka dinlere olan saygısızlıktan geçmiyor hatta yolları bile birleşmiyor. Ahlak ise kumaş parçası ve aykırı görülen saç rengiyle örtüşmüyor. Ortada atan bir kalp süzülen göz yaşları varken biz neden olguların kölesi olduk? İnsanları kategorilere sokan dinler aynı hassasiyetle gerçekleşiyorsa bu çatışma neden? Neden insanları yalnızca insan olarak tanımıyoruz? İçten içe sorgulamaktan korkup insan olamamanın davasını neden sürdürüyoruz? Sırf farklı bir inanışı benimsediği için neden ötekileştiriyoruz? İkili ilişkilerimizde dahi standartlarımız hep kabul görecek, yadsınamayacak, biz gibiyi barındıracak şekilde aşılandık. Bilinç altımız ne olursak ve kim olursak olalım bunun savaşını veriyor. Yaşlı bir ağaç düşünelim ve bu ağaç bir kırmızı elma ağacı olsun. Yeşil bir elmanın yaşlı bir ağaca başka bir ağaçtan gelmesi kırmızı elmaları rahatsız ediyor. Aslında her ikisi de bu dünyaya gelmiş olan elmalar, yeşil elmalar da bundan belki rahatsız fakat ortak bir birliktelik için ahenk içinde yaşamak için yeşil elmalar kırmızı elmalara saygı duyuyor. Hani o küçükken sıralarda saygı diye yankılanan ses var ya onun meyvesi. Biz insanlar kendi kast sistemimize yıllar önce oluşturduk şuan ise modernini yaşıyoruz. İçten içe birilerini kırma telaşı, konuşmana izin dahi verilmemesi, üzerimize sallanan parmaklar ahlak bilgisi de bu olmalı sanırsam. Somutlaşan cennet ve cehennem kavramlarının üzerimize acımasız şekilde kullanılması. Bazen sadece toplu olarak uyusak ve uyandığımızda dinsiz, dilsiz, ırksız ve bunun yanında çatışmasız olsak diye düşler kuruyorum. Naiflik toplumda nesli tükenmekte olan bir canlı gibi artık. İnanıyorum ki biz insanlar her şeyin kalpte olduğunu ve düşüncelerin güzelliğini hatırladığımızda veya öğrendiğimizde naiflik her yerde olacak. Ötekileşen cinsiyet tercihleri, dinsizlik, farklı bir dine mensup olma, dinine bağlı olma tüm bu somutlaştırdığımız tercihler umarım bizi rahatsız etmeyi yakın bir zamanda bırakır. Umarım geriye sadece umut dolu kimsenin kimseyi öldürmediği öfke patlamasının yaşanmadığı günler kalır. Başlangıçların sonları ve içerdiği çirkin diyaloglar umarım bir gün peşimizi bırakır. Yapılması gereken davranışları gördüğümüzde en basitinden dışarıda yardıma ihtiyacı olan bir insana yardım ederken veya bir köşeye mama bırakırken veya bu olay örgüsünü izlerken umarım büyülenmişe dönmeyiz çünkü yapılması gerekenleri sıklıkla görmediğimiz için bu davranışlar içimizi ısıtıyor. Aslında su içmek, yemek yemek gibi olduğunu düşünürsek ben artık büyülenmek istemiyorum. Umarım bu yazımı okuyan kişi tam olarak anlatmak istediklerimi, herhangi bir dini övmediğimi ve herhangi bir dini de yermediğimi anlar. Okyanusun dibinden çıkarak, kilometreleri aşarak bazense koşarak iki elmaların tabuları ve yarattıkları bir gün son bulması dileğiyle :)
İşte Senin İçin Bir Şarkı: Resa-God İs Drunk
“ Bir insan çevresindeki 5 kişinin ortalamasıdır. ” Genel olarak din, kültür, ahlak, etik adına her ne denilir ise bizi biz yapan değerler, şöyle kabaca düşünülür ise tamda bu cümleden geçiyor. Formül ise basit “ Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi bir başkasına yapma. ” Tüm ahlaki normali yalnızca bu çerçevede düşünerek en baştan yorumlarsak, tüm dünyada mutlak barışın formülünü bulmuş oluruz. Üniversitede saatlerce bir arkadaşım ile yalnızca bu cümleyi çürütmeye çalışıp, iki başarısız olarak bu cümlenin kutsallığına saygı duymuştuk : )
YanıtlaSilTüm dinlerden muaf bir tanrı figürü hep göz kapaklarımın altında. Tek bir cümleden oluşan mükemmel bir kuralımız var. “ Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi bir başkasına yapma. ”
Giyimim ile ötekileştirilmek istemem keza bu durumda kimseyi eleştirmem de benim etik kurallarımın dışında kalır. Kimseyi inançları için, tercihleri için, nedeni bilinmez yaptığı herhangi bir şey için ötekileştiremem zira bunu yaşamak istemem sonuçta. Herkes özgürdür ta ki bir başkasının özgürlük alanına girene kadar. Misafirlik bir yere kadar fakat ısrar taciz olur. Bizler sahip olduğumuz fiziksel görüntülerimiz için eleştirilmek istemezken yine de her önümüze geleni sahip olduğumuzu sandığımız estetik değerler ile hükmünü giydirip, sanki onun tercihiymiş gibi ötekileştiririz. Ve ben bunu da istemem, bu durumda anlaşılan o ki bunu da yapamam, bir insanın tercihi olmadan burnu büyük, boyu şöyle burası böyle diye yargılayamam da. Zaten insanın elinde olmayan sebeplerden ötürü sahip olduğu şeylerin eleştirilmesi de hep sığ bir görüş gelmiştir bana. Yani epey bencilce görünen evrensel bir kural. Yine cümlenin kutsallığına şapka çıkaralım.
İnsanların saygısızlığı... Baştan sona ayrımcı fakat mükemmel bir çıkarım. Kimisi bir koca bir ırkı, kimisi küçük bir şehirdeki insanları direkt bu çıkarım ile ötekileştirebilir. Bu durumda ne yazık ki saygılı olamıyoruz fakat etik ahlakın dışında gerçeklerle bakarsak bu öylesine doğru ki reddedilemez.
Üzgünüm acı ama naiflik doğamızda yok. Anca tercih, eğitim, yönelim ve kazanım ile bu onura sahip olunabilir şahsen. Bizler içgüdüsel davranışlarımızın törpülenmiş, alabildiği en son haliyiz. Her gün daha fazla törpüleniyor medenileşiyor veya takvim tam tersi körleşiyoruz. Kimse naif doğmuyor aksi durumda tanrıya niçin kızabilirdim ki?
Özetle son aylarda hep bir hayalim şöyle ki tüm dünyadan uzak, onlara sığ bana derin, kendimi özgür kılabileceğim hür bir hayatın arayışında, artık gündemin dahi rahatsız etmediği bir yerde var olmak istiyorum.
Bir elmanın sebebi olarak hep lanse edildik, iki elma olarak hep kırmızı ile yeşili raflardan bile ayrı tutular. Ne kırmızı nede yeşil bunu istememişti bile, eminim. Tabuları bizler değil bize bunu öğretenler kurdu. Fikirlerin özgür olduğu bir an, bir yerde huzur dolu bir hayat dileğim olsun, teşekkür ederim bu güzel yorumlamaların için.
Kötülükler en fazla bu şarkıdaki kadar olsun o zaman: Kaan Boşnak - Umutsuz Ev Çocukları
:)